DEVRİM ŞEHİDİ KUBİLAY’I BUGÜN ANIYORUZ
(23.Aralık.1930 - 23.Aralık.2017)
23.Aralık.2017 Güncellendi.
Günümüzden 84 yıl önce 23.Aralık.1930 günü İzmir’in Menemen İlçesi’nde, Hilafeti geri
getirmek ve şer-i devlete yeniden dönüş bahanesiyle isyan bayrağını çeken
Cumhuriyet karşıtı gerici yobaz takımınca, olay çıkmaması için konuşmak üzere
tek başına yanlarına giden, genç Öğretmen
Yedek Sb.Teğmen Kubilay ile onu
kurtarmak için müdahale eden Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki’nin şehid edilişlerinin yıl dönümü başta Menemen
olmak üzere tüm Türkiye’de Atatürk’çü ve Cumhuriyetçi geniş bir halk kitlesi
tarafından anılmaktadır.
ŞEHİD KUBİLAY KİMDİR
Asteğmen M.Fehmi Kubilay
Asteğmen M.Fehmi Kubilay

İlk okulu bitirdikten sonra Antalya Öğretmen Okulu
sınavlarına girdi ve kazandı. Burada 3 yıllık bir eğitimin ardından, Bursa
Öğretmen Okulu’nu bitirerek öğretmen olan Kubilay, 1929 yılında askerlik
hizmetini yapmak üzere İzmir’e geldi ve
43. Piyade Alayı’nda Piyade Asteğmen rütbesiyle görev yaptı.
Burada görevde iken, Menemen’de çıkan olayları bastırmak
üzere görevlendirildi, ne yazıkki askerliğini bitiremeden de şehid oldu.
OLAYIN GELİŞİMİ
Kendisini Nakşibendi Tarikatının lideri olarak tanıtan ve
yakınlarıncada lider olarak kabul gören Şeyh Esat adlı şeriat yanlısı kişi,
(Nakşibendi cemaatinde böyle bir kişinin liderlik yapmadığı görüşüde
vardır) olaylardan çok önceleri Cumhuriyet karşıtı ve hilafetin geri getirilmesi
çalışmalarına başlamıştır.
Bu bağlamda Şeyh Esat Nakşibendi tarikatını yaymak amacıyla
Laz İbrahim adlı kişi ile çoğu silahlı adamlarını Manisa çevresinde
görevlendirir.
Çoğu bilinçli olarak kıyafet ve saç-sakal gibi fiziki
görünüşleriyle (Sarıklı, cüppeli, çember sakallı) alenen şeriat yanlısı imajını
taşıyan bu kişilerden Giritli Derviş Mehmet, Nalıncı Hasan, Şamdan Mehmet, Sütçü Mehmet Emin ile Küçük
Hasan adlı yobazlar, Laz İbrahim’in yönlendirmesiyle İzmir’in Menemen İlçesine
gelirler. Bu arada ortamı kalabalık göstermek amacıylada, gerek Menemen’de ve
gerekse yakın yörelerdeki yandaşlarınıda olay mahalline yönlendirirler.
23.Aralık.1930 Günü sabah namazına gelen elebaşılardan
Giritli Derviş Mehmet, namaz sonrası cemaate, kendisinin mehdi olduğunu, dini
korumaya geldiklerini, arkalarında 70 bin kişilik bir halife ordusunun var
olduğunu ve öğle saatlerine kadar meydana dikilecek olan şeriat bayrağının
altında toplanmayanların kılıçtan geçirileceğini söyler ve onları tehdit eder.
Sonrasında camideki yeşil yaftayı alarak şeriat bayrağı niyetiyle uzun bir sopa
üzerine bağlayıp cami yanındaki meydana dikerler.
Yakalanan yobaz
elebaşılar
Elebaşılar ellerinde tesbih sesli zikir getirerek bayrak
etrafında dönerken, yöredeki yandaşları, dışardan gelenler ile korkudan
katılanlar sayesinde meydan tamamen dolar ve topluluk aynen şimdiki sokaklarda
olduğu gibi Allahuekber nidalarıyle alanı coştururlar.
Tehlikenin büyüklüğünü geçde olsa fark eden yada fark ettiği
halde susan yetkililer, durumu ilgili makamlara iletirler ve isyan başladı
derler.
OLAYA MÜDAHELE
Haberin ulaştığı Menemen yakınlarındaki 43. Piyade Alayı
Komutanı, derhal başlarında Asteğmen Kubilay’ın bulunduğu bir bölük askeri olay
mahalline sevk eder.
Olay mahalline gelen genç Kubilay gerek gençliğinin verdiği
cesaret ve gerekse iyi niyetinden dolayı kan akmaması için askere saldırı emri
vermez ve yanlarına gidip konuşmak ister.
Ancak bu iyi niyeti onun sonunu getirecektir, konuşmaya dahi
fırsat bulamadan gözleri kan bürümüş, ağızlarından salyalar akan yobazlardan
birisi silahını çeker ve Kubilay’ı vurur.
Kubilay'ın katilleri. Kapanan Zaman Gazetesi, Kubilay'ı öldürenler
esrarkeşlerdi demiş, demişde esrarkeşler sabah namazındamı esrar
çektiler
acaba
sayın Zaman yazarları. Atın ama biraz kısa olsun.
Kubilay yaralı vaziyette koşarak uzaklaşır ve cami avlusuna
kadar gelir, anck arkasından koşarak gelen yobazlar onu orda yakalarlar, henüz
sağ iken Derviş Mehmet denen cani çantasından çıkardığı dal bıçağı ile genç
teğmeni boynundan keser.
Kubilay’ın vurulduğu an olay mahalline yakın olan bekçilerden
Bekçi Hasan yobazlara ateş ederek birini yaralasa da vurularak, diğer bekçi ise
daha ateş edemeden oda vurularak ölür.
Tehlikeli tırmanışa geçemeden yetişen ikinci makinalı
tüfekli birlik, saldırı pozisyonuna geçer ve teslim olmalarını ister, ancak
ateşle karşılık verilince, ateş teatisi başlar, çatışmada elebaşılardan Derviş
Mehmet ve birkaçı öldürülür, bazıları kaçar, diğerleride teslim alınır.
Sonrasında kaçanlarda yakalanır ve mahkemeye sevk edilir.
OLAYIN DUYULMASI ve TEPKİLER
Menemen olayı genç Türkiye Cumhuriyeti’nin başkaldırı
anlamında ikinci büyük olaydır. İlk olay bilindiği gibi 1925 yılındaki Şeyh
Said isyanıdır.
Olay devlet erkanına aktarıldığında başta Atatürk olmak
üzere tüm yetkililer büyük bir hayali sükuta uğrarlar. Daha dün Yunan işgalinden
kurtarılan bir ilçede böyle olayların meydana gelmesi ve bir kısım yerli halk
tarafından da desteklenmesi kabul edilebilir gibi değildir.
Bu konu üzerine çok üzülen Atatürk, Ordu’ya gönderdiği bir
taziye telgrafında:
“Mürtecilerin gösterdiği vahşet karşısında Menemen’deki
ahaliden bazılarının alkışla tasvipkar bulunmalarının, bütün cumhuriyetçi ve
vatanperverler için utanılacak bir hadise”
olduğunu belirtmiştir.
SIKIYÖNETİM UYGULAMASI ve MAHKEMELER
İlk etapda 31.Aralık.1930 günü bir toplantı yapılarak,
01.Ocak.19131 gününden başlamak üzere 1 ay süreli Menemen, Manisa ve Balıkesir
Merkez İlçelerinde Fahrettin Altay komutasında sıkıyönetim ilan edilmiş ve
1.Kolordu K.Vk. General Mustafa Muğlalı başkanlığında bir DİVAN-I HARP kurulmuştur.
7.Ocak.1931 Günü İzmir’de yine M.Kemal Paşa başkanlığında
ikinci bir toplantı yapıldı. Olaya doğrudan yada dolaylı yoldan katılan 105
sanığın (Anayasayı cebren tağyir, eyleme iştirak, azmettirme ile Derviş
Mehmetin, mehdilik için harekete geçtiğini bildikleri halde, Hükümete haber
vermedikleri ve tekkelerin seddinden sonra ayini tarikat ettikleri)
suçlamalarıyle, 15.Ocak.1931 den itibaren Divan-ı Harp’de yargılanmasına
başlanmıştır.
General Mustafa Muğlalı Başkanlığındaki Divan-ı Harp
Mahkemesinde 24.Ocak.1931 günü iddianame okundu ve yapılan yargılamada
29.Ocak.1931 günü mahkeme :
Sanıklardan 37 kişinin idama mahkum edilmesine (Ölmüş olan 1
sanık dahil), 40 kişinin sorumsuzluğu tesbit edildiğinden mahkemeye girmeden
salıverilmesine, 27 kişinin beraatine, 41 kişinin çeşitli cezalara çarptırılmasına
karar verdi ve İdama mahkum edilen 37 kişinin dosyasından birisi önceden
öldüğünden dosyadan düşüldü, 6 tanesi yaşı küçük olduğundan ölüm cezaları
müebbet hapse çevrildi ve geriye kalan 30 mahkumun 2 tanesinin cezası TBMM nce
2 yıl hapse çevrildi.
Kalan 28 idam mahkum kişi 3.Şubat.1931 gecesi Menemen
İlçesi’nde, bir kısmı Kubilay’ın başının kesildiği yerde, diğerleri ise
meydanda idam edildi. Mahkumlardan bir kişi idam sehpasına getirildiğinde
kaçmayı başarmış isede, iki hafta içinde yakalandı ve Menemen’e getirilerek
idam edildi.
Sıkıyönetim 28.Şubat.1931 tarihinde Manisa ve Balıkesir’den,
8.Mart.1931 tarihinde ise menemen’den kaldırıldı.
Olaydan sonra ise menemende meydana Devrim Şehidi Kubilay ve
iki Bekçi adına Devrim anıtı dikildi, anıtta şöyle hitabe vardır :
İNANDILAR, DÖVÜŞTÜLER, ÖLDÜLER. BIRAKTIKLARI EMANETİN
BEKÇİSİYİZ.
ETİKETLER:
KUBİLAY MENEMEN
GENERAL MUĞLALI DERVİŞ MEHMET ŞEYH SAİD ŞEYH ESAD LAZ İBRAHİM - NAKŞİBENDİ
TARİKATI - DİVAN I HARP
BUNLARDA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR :
Çanakkale Deniz savaşları ve sonuçları
Sarıkamış Faciası ve 33 yaşında Osmanlı Ordusu Komutanı olan Damat Ferit Paşa
BUNLARDA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR :
Çanakkale Deniz savaşları ve sonuçları

Sarıkamış Facasının öncesi ve sonrası.
Sivas Madımak Otel Faciası, başlaması ve devlet yetkililerinin vurdum duymazlığı.
Arakan Müslümanları
Miammar Devletinde ayrılıkçı Arıkan Müslümanları ve olayın altındaki gerçek ve ABD / CİA Ajanlarının bir üst kurmak için kışkırttıkları sunni müslümanlar.
Follow @AlpWebSite
Tweetle
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder