ÜNLÜ FRANSIZ KRALİÇESİ MARİE
ANTOİNETTE ve 1789 FRANSIZ DEVRİMİ
Bölüm-2
(Mutsuz bir evlilik, devrim ayak sesleri, Versay Sarayı'nın düşmesi ve Cumhuriyetçi Monarşiye doğru)
Mutsuz Bir
Evlilik ve Sonrası
Dışı seni
yakar, içi ise beni türünden, görücü usulü bile denemeyecek kadar beğeniden,
sevgiden uzak, sadece iki devlet arasındaki ilişkilerin sağlamlaştırılması
için, 14 yaşında genç bir kız çocuğu ile, kendisi gibi hala çocuk olan 15
yaşındaki veliaht damadın gıyabında yapılan bir nikah ve düğün merasimin
ardından gelen evlilik, adına evlilik denirse tabi.
Veliaht Louis Auguste ve Maria Antoinette
Veliaht Louis Auguste ve Maria Antoinette
İlk yedi yıla
kadar nedense çocuk yok, cinsellik yaşanmış veya yaşanmamış onuda bilen yok,
karşıt milliyetçi Fransızlara göre ise kimin eli kimin cebinde hikayesi dillere
düşmüş durumda.
Evliliğin tek
elle tutulur tarafı, her genç kızın rüyalarını süsleyen kral adayı genç bir
prens koca, ihtişam içinde saraylar, köşkler, sınırsız harcamayı karşılayan
hazine ve paha biçilmez takılar, giysiler ile cebren yada gönüllü tüm Fransız
halkının gösterdiği bağlılık, saygınlık.
Louis ve Antoinette düğünde. Temsili resim
Daha ne
istersin derler herhalde insana, bırak sevgiyi, aşkı doldur onların yerine sonu
gelmez ihtişamlı yaşamı.
Marie
Antoinette’de böyle yapmış zaten, Baba Kral XV. Louis’in ani ölümünden sonra eşi
Louis-Auguste, Fransa Kralı XVI. Louis unvanını alarak tahta geçince, oda
Kraliçe Antoinette unvanına kavuşmuş ve debdebeli yaşatışı için ilk adımını
atmıştır.
Marie Antoinette
Marie Antoinette
Sonraları
mütevazi bir yaşamı tercih etmiş olsada, Antoinette ilk kraliçelik döneminde
rakiplerini kıskandıracak türde bol bol harcamalara başlamış, saraylar az
gelmiş olacakki yeni yeni köşklere, çiftliklere sahip olmuş, takılar, giysiler
ise servet denecek düzeyde.
Kraliyet ailesi bir arada
Kraliyet ailesi bir arada
Tüm bu
şatafatlı yaşamın tek eksiği ise aşkdan, sevgiden yoksun bir evlilik ile
sarayın getirdiği sıkı kurallar ve gündelik yaşamı sıkıcı duruma sokan
gelenekler.
Kraliçe yatarken-kalkarken hep hizmetçiler yanında yardımda
Kraliçe yatarken-kalkarken hep hizmetçiler yanında yardımda
Her sabah
hizmetçiler yardımıyla yataktan kalkmalar, giysilerin hizmetçiler tarafından
giydirilmesi, halka açık akşam yemeklerinde kocasına eşlik etme zorunluluğu
gibi bir takım saray kuralları, öyleki annesine , “Rujumu tüm dünyanın gözü
önünde sürüyorum, ellerimi tüm dünyanın gözü önünde yıkıyorum” diyerek
yakınıyordu.
Görkemli Versay Sarayı
Görkemli Versay Sarayı
Bu abartılı
kurallardan bir taneside kraliçenin doğum yaparken, saray halkından
yüzlercesinin doğum anını izlemesiydi, Marie Therese Charlotte adını verdiği,
kız olan ilk çocuğunu 19 Aralık 1778 günü Versay Sarayı’nda dünyaya getirirken
yüzlerce kişi doğumu izlemiş, kraliçe bu acayip uygulama karşısında acıdan ve utançtan
defalarca bayılmış, ayılmış ve şiddetle karşı çıkarak, bir daha böyle saçma bir
uygulamanın yapılmasının önüne geçmiştir.
Kraliçe Antoinette çocukları ile
Kraliçe Antoinette çocukları ile
Antoinette’nin
Prenses Marie Therese’den sonra üç çocuğu daha dünyaya geldi, bunlar sırasıyle
:
Prens Louis Joseph (1781) ,
1788 Yılında yakalandığı amansız hastalık tüberkilozdan kurtulamaz, annesinin kollarında can verir.
Kraliçe artık perişan olmuştur, bir tarafta akla hayale gelmeyen dedikodular, diğer tarafta peşpeşe iki yavrusunu kaybetmenin acısı içindedir.
Prens Louis Charles (1785)
8 Yaşında iken annesinin yanından zorla alınarak başka bir hapishaneye götürülen XVII. Louis Charles, hücresinde bakımsızlıktan hastalanır ve 1795 yılında vefat eder.
Bilinmez belkide canavar isyancılarca zehirlenmiştir
Prenses Sophie Helene Beatrix (1786)
Prens Louis Joseph (1781) ,
1788 Yılında yakalandığı amansız hastalık tüberkilozdan kurtulamaz, annesinin kollarında can verir.
Kraliçe artık perişan olmuştur, bir tarafta akla hayale gelmeyen dedikodular, diğer tarafta peşpeşe iki yavrusunu kaybetmenin acısı içindedir.
Prens Louis Charles (1785)
8 Yaşında iken annesinin yanından zorla alınarak başka bir hapishaneye götürülen XVII. Louis Charles, hücresinde bakımsızlıktan hastalanır ve 1795 yılında vefat eder.
Bilinmez belkide canavar isyancılarca zehirlenmiştir
Prenses Sophie Helene Beatrix (1786)
1787 Yılında henüz bir yaşını kutlamadan vefat eder, Kraliçe minik çocuğunun cesetine sarılır saatlerce ağlar.
1785 Yılında 30 yaşına basan anne kraliçe artık, daha az şatafata yer veren, harcamaları kısan, mütevazi bir yaşamı seçen ve çocuklarından başka hiçbir şeye ağılık vermeyen bir anne hüviyetine doğru yönlenmiştir.
Louis ve Antoinette yeni evlenen çift
1785 Yılında 30 yaşına basan anne kraliçe artık, daha az şatafata yer veren, harcamaları kısan, mütevazi bir yaşamı seçen ve çocuklarından başka hiçbir şeye ağılık vermeyen bir anne hüviyetine doğru yönlenmiştir.
Louis ve Antoinette yeni evlenen çift
Bu yönlenmede esas etkenin, iflas eden bir Fransa ekonomisinin, halkın gösterdiği huzursuzluğun, bunlarda yetmezmiş gibi saray karşıtı basının devamlı olarak başta kraliçe olmak üzere sarayı yere vuracak derecede eleştirmesinin başı çektiği bir gerçektir.
Devlet iflas etsede hanedan giderleri tam karşılanır
Hatta eleştiriler okadar ileri gitmiştir ki bütün suç kraliçeye yüklenerek, hiç alakası olmadığı halde, onun ahlak dışı ilişkilere girdiği, erkek, kadın ve hayvan demeden hemen hemen hepsiyle pornografik eylemlere kalkıştığı gibi akla hayale gelmeyecek ahlak dışı davranışlara giriştiği şeklinde iftira kampanyasına dönüşmüştür.
Baş belası 100 Milyon dolarlık gerdanlık
Ardı arkası
kesilmeyen bu tür iftira kampanyası devam ederken, birde adı, 500 Kg. altın
değerindeki (Günümüz piyasasına göre tahmini olarak 100 milyon dolar) elmas gerdanlık
skandalına karışınca, artık halkın karşısındaki değeri tamamen sıfırlanmış,
istenmeyen bir kraliçe durumuna düşmüştür.
Kraliçe için
karanlık günler başlamıştır artık, öyleki elmas gerdanlığın yarattığı politik
facia yetmiyormuş gibi, kraliyet ailesi bir de ölüm olayı ile sarsılır.
Antoinette’nin en küçük kızı Prenses Sophie-Beatrix henüz birinci yaş gününü kutlayamadan, doğum gününe kısa bir süre kala 1787 de yaşamını yitirdi, kraliçe kızının cansız bedenine sarılarak saatlerce ağladı.
Mükemmel harp çalan Antoinette
Henüz bu acı geçmeden, saray doktorları büyük oğlu Louis-Joseph’in tüberküloz hastalığının son aşamalarında olduğunu bildirir, kraliçe ölüm döşeğinde yatan oğlunun yanından hiç ayrılmaz, acı içinde kıvranarak ölen oğluna bizzat bakıcılık yapar ama ölüm kaçınılmazdır ve Veliaht Prens 4 Temmuz 1788 günü henüz 7 yaşında iken vefat eder.
Kral klinik
deprasyon nöbetleri geçirmeye başlar, kraliçe ise artık kendisini kaybetmiştir,
peşpeşe gelen feci olaylar yıkmıştır onu.
Marie
Antoinette bu kadar dayanılmaz acı içinde kıvranırken, hala onu suçlu gören
karşıtları, alçakça ve şerefsizce, oğlunun ölümünden onu sorumlu tutarlar ve bu
asılsız dedikoduyu yaymaya
çalışırlar.
Devrimin Ayak
Sesleri
Yetersiz
vergilendirme ve ülke sınırları dışındaki bitmek bilmeyen savaşlar nedeniyle,
Fransız Hükümeti çok ciddi bir borç yükü altındadır, devlet resmen iflas
etmiştir.
Kral XVI. Louis
mevcut durumun vehametini görür ve çare bulmak umuduyla soyluları saraya davet
eder, “Soylular Asamblesi” olarak bilinen bu toplantıdan hiçbir olumlu sonuç
çıkmaz.
Kral son çare
olarak “Sınıflar Meclisi” (Estates-General) ni toplar ve durumu açıklar,
devletin bu yıkımdan çıkabilmesi için yardımcı olmalarını ister. Oysa Sınıflar
Meclisi, Fransız halkının temsilciler meclisi dir ve zaten onlar monarşiye
karşıdır, sarayın gidişatını her zaman eleştirir aynı zamanda reformist bir
guruptur. Dolayısıyle krala yardım edecekleri yerde eleştiri oklarını
acımasızca peşpeşe sıralamaya başlamıştır bile.
Sınıflar
Meclisi’nin bu tarz sert eleştiri ve suçlamalarından çekinen kral ve kraliçe, halkın dahada ileri giderek
taşkınlık yapmasını önlemek amacıyle kabineyi ve başbakanı değiştirme yoluna
giderler ve sıkı bir monarşist ama oldukça da hoşgörülü olan Breteuil Baronu’nu
Başbakanlığa getirir.
Ancak kral
karşıtları bunu fırsat bilir, yeni başbakanın sert ve acımasız bir kişi olduğu
dedikodusunu yaymaya başladılar, başarılı da oldular.
Bastille Saint-Antoine Hapishanesi (Paris)
Bastille Saint-Antoine Hapishanesi (Paris)
Bunun üzerine
devrim liderleri, hükümetin askeri güç kullanacağı ve sert tetbirlere
başvuracağı kanaatiyle, arkalarına taktıkları oldukça kalabalık bir halk
gurubuyla, 14 Temmuz 1789 günü, kraliyet otoritesinin sembolü durumunda olan
“Bastil Hapishanesi” ne doğru yürüyerek hapishane kontrolünü ele geçirir.
Hapishane
Müdürü ile iki aşırı sağcı politikacı yakalanarak anında linç edilir,başkaldırı gece yarısına kadar devam ettiği halde saraya bilgi verilmez.
Baskında diğer görevlilerin bir kısmı isyan öncesi kaçmış, bir kısmı öldürülmüş, bir kısmı ise isyancılara katılmıştır.
Bastil Hapishanesi baskınında isyancılardan ise 981 kişi çatışmada ölmüş, 73 isyancı ise yaralanmıştır.
Bastil Hapishanesi baskını (Temsili resim)
Artık Fransa’da saraya ve monarşiye karşı meşhur “1789 Fransız Devrimi” başlamıştır ve adım adım ilerlemektedir.
Bastil Hapishanesi baskınında isyancılardan ise 981 kişi çatışmada ölmüş, 73 isyancı ise yaralanmıştır.
Bastil Hapishanesi baskını (Temsili resim)
Artık Fransa’da saraya ve monarşiye karşı meşhur “1789 Fransız Devrimi” başlamıştır ve adım adım ilerlemektedir.
Geceyarısı
olayları duyan kral, yanındakilere “Bu bir isyanmıdır” diye sorar ama sorunun
yanıtı Dük Rochefoucauld-Liancourd’ dan gelir “Hayır efendim, bu bir devrim”
Baskından sonra öldürülen hainlerin başları gezdiriliyor
Baskından sonra öldürülen hainlerin başları gezdiriliyor
O geceden
itibaren Versay Sarayı’nda panik başlar, saray halkının büyük bir bölümü
canlarını kurtarmak için sarayı terkeder.
Kralın kardeşi
Kont d’Artois (Charles Philippe) suikaste uğramaktan korkarak, ailesi ile
birlikte yurt dışında bilinmeyen bir yere kaçarken, Kardeşi Provence Kontu’da
(Louis Stanislas Xavier) ona katılır ve ülke dışına kaçar.
Kraliçenin
arkadaşı ve çocuklarının baş mürebbiyesi Kontes Gabrielle de Polastron
İsviçre’ye kaçar.
Versay’ın
Düşüşü
Sarayın Paris’e
çok yakın olmasından dolayı, tehlikenin büyüklüğünü kraliçede biliyordu ve
hazırlıklarını yaparak, saraya daha uzakta bulunan Saint Cloud’daki yada daha
başka bir yerdeki güvenli şatolardan birine taşınma emrinin verileceğini
kraldan bekliyordu ama kral ne yazıkki bu emri vermedi ve Versay’dan asla
ayrılmayacağını bildirdi.
Marie
Antoinette eşine karşı gelemediği gibi onuda sarayda tek başına bırakmaya gönlü
razı olmadı.
Kral XVI. Louis
sonradan, fırsat varken Versay Sarayı’nı terketmeyerek ne kadar büyük bir hata
yaptığının farkına varacaktı. Sarayda kalma kararı, sonraki yıllarda tüm
ailesini, acıların ve travmaların kucağına atacaktı.
Bastil’in ele
geçirilmesinin ardından monarşiye bayrak kaldıran isyancıların sayısı hızla
artar ve bir araya gelen halk gurupları Versay’a doğru, sarayı basmak için
yürüyüşe geçer, bu baskın kararını saray ancak aylar sonra haber alır, alır ama
5 Kasım geceside isyancılar artık sarayın kapısına dayanmıştır.
Antoinette yine
krala, sarayı terketme isteğini yineler
ama bu isteği kral yine kabul etmez ve sabaha karşı isyancılar saraya
girer, çıkan çatışmada kraliçenin tüm muhafızları katledilir, çatışma anında
zamanı iyi değerlendiren kraliçe, çocukları ve yardımcıları canlarını kılpayı
kurtararak kaçarlar ve kendilerini saray merkezindeki korunaklı olan kralın
yatak ve istirahat odalarında bulurlar, kralın kızkardeşi Prenses Elisabeth de
oradadır, kapılar kapatılır, hanedan ve yardımcıları kurtulmuştur, sarayın
diğer çalışanları ise ya çoktan sarayı terketmiş yada isyancılara katılmıştır.
Sabahleyin
sarayın bahçesinde bir araya gelen isyancılar, günah keçisi olarak seçilen
Kraliçe Marie Antoinette’nin tek başına balkona çıkmasını isterler, kraliçe
çekinmez, tek başına sabahlığı ile silah namlularının doğrultulduğu balkona
çıkar ve yaklaşık on dakika balkonda kalır, sonrada eliyle selam vererek içeri
girer.
TUİLERİES -
TUİLERİES -
Kraliçenin bu
cesareti bir kısım halk tarafından hayranlıkla izlenir ve ardından “Kraliçemiz
çok yaşa” (Vive la Reine) diye slogan atarlar.
İsyancı
gurup, saraydaki tüm hanedan ailesinin Paris’e dönmesini ister ve onları alarak
Paris’te yıllarca hiç kullanılmamış harabe halindeki Tuileries Sarayı’na götürülür,
hanedanın tümü ve ayrılmak istemeyen yardımcıları köhne sarayda tutukludur
artık.
Başta Kral XVI. Louis, kız kardeşi Elisabeth ve Kraliçe Marie Antoinette, çocukları Prenses Marie Therese, Veliaht Prens Louis Charles ile kendilerinden ayrılmayan yardımcıları tutuklular listesindedir.
Cumhuriyetçi
Bir Monarşi Yönetimi
Marie
Antoinette, devrimcilerle uzlaşma konusunda pek ümitvar olmamasına karşın,
yinede en kötü ihtimalle, krizin istenmeyen bir iç savaşa dönüşmeden barışçıl
yöntemlerle aşılması konusundaki umudunu yitirmez ama bundan böyle krallık
hanedanının eski gücüne bir daha
kavuşamıyacağını da kabullenmiştir artık.
Diğer taraftan Paris’teki saraylardan birinde karargah kurmuş olan, Cumhuriyetçi Milli Asamble, Fransa’yı anayasal monarşiye dönüştürecek anayasayı hazırlarken, kraliçe de boş durmuyor, devrimi yumuşatacak uygulamalara girişiyor ve ikamet ettikleri Tuileries Sarayı’na ülkedeki hayır kurumlarının temsilcilerini sık sık davet etmeye başlar, ayrıca Paris’in yoksul ve yetim çocuklarının acılarını dindirebilmek için korumaya ve bağışlara devam eder.
Ancak,
Cumhuriyetçilerin önemli isimlerinden Antoine Barnave ve Milli Asamble’nin
seçkin üyelerinden Mirabeau Kontu gibi hatırı sayılır kişilerin kraliçeyi
övmeleri, asaletine cesaretine,
kişiliğine ve dik duruşuna hayran kalmaları, bu özelliklerini sık sık dile
getirmelerine rağmen, halkın kraliçeye karşı öfkesi azalacağı yerde inadına
yükselmektedir, bunda hata genelde kraliçenin yabancı bir ülkeden gelmiş olması
ile sarayın geleneksel şatafatlı yaşantısına ayak uydurması gibi görünsede,
esas etkili olanlar monarşi yanlısı olupta Kraliçe Marie Antoinette’yi
sevmeyen, onun saraydan azledilmesi için ellerinden geleni yapmaya çalışanların
yaptıkları propaganda ve yayınlardır.
Saray ile
Cumhuriyetçiler arasındaki uzlaşma umudu, 1790 yılında medeni kanunun kabul
edilip yayınlanmasıyle yavaş yavaş yok olmaya başlar.
1791 e
gelindiğinde ise artık kral ve kraliçenin monarşiye dönüş umutları tamamen
bitmiştir, yaşamlarını garanti altına almak ve eski güçlerine kavuşma
isteklerini gerçekleştirmek için, gizlice Tuileries Sarayı’ndan çıkarak, Doğu
Fransa’daki monarşistlerin kalesi durumunda olan Montmedy’e kaçmaya karar
verirler.
Orada içerdeki
taraftarları ile dış destekçileri organize edeceklerdi, dıştanda hatırı sayılır
büyük bir destek vardı, bunlar Kutsal Roma İmparatoru II.Leopold, Rus Çariçesi
II.Katerina, İsviçre Kralı III.Gustav ve Prusya Kralı II.Frederick Willam’ dı
ve askeri destek vereceklerini taahhüt etmişlerdi.
Kral XVI.Louis'in yakalanmasını sağlayan paradaki resmi
Kral XVI.Louis'in yakalanmasını sağlayan paradaki resmi
Nevarki kraliyet ailesinin kaçış teşebbüsü
yarı yolda başarısızlıkla son buldu, Tuileries Sarayı’n dan çıktıktan sonra
Varennes kasabasında atların değişmesi gerekiyordu, bu değişim esnasında aile
kıyafet değiştirmiş olsada Fransa parası üzerinde bulunan resimlerden,
Cumhuriyetçiler Kralı tanımıştı ve arabanın gitmesine izin vermediler, tekrar
saraya götürüldüler. Bu kaçış olayının ardından kral ailesi devrim düşmanı
edilmiştir.
Yolda yakalanan kraliyet ailesi tekrar Paris'e getiriliyor
Yolda yakalanan kraliyet ailesi tekrar Paris'e getiriliyor
Sarayın hızla
kan kaybetmesi ve ülke üzerindeki azda olsa otoritesinin azalması, kraliçeyi
çare aramaya yönlendirir ve Asamble içerisindeki anayasal monarşist kesimin
lideri durumundaki Antoine Barnave ile gizlice görüşmeye başlar.
Barnave, uzun
ikna çabalarının ardından Eylül.1791 de kraliçeyi yeni anayasanın kabulü için
ikna eder, ancak daha sonra kral ailesi sonra anlaşmayı imzalamaktan vazgeçer,
daha doğrusu elindeki gücü paylaşmak istemez ve kraliçe zaman kaybetmeden
Kutsal Roma İmparatorluğu (Avusturya) tahtına geçen kardeşi II.Leopold’dan
yardım ister.
II.Leopold
diğer destekçi ülkelerle birlikte Fransa’ya karşı bir haçlı ordusu hazırlığına
girişir ve tüm ordusunu İmparator emrine veren Prusya ile birlikte 1792
ortalarına doğru saldırı başlar, Fransa işgal edilir.
Kral ve
kraliçe, işgal sonrası isyancıların bastırılacağını ve tekrar eski güçlerine
kavuşacaklarını sanırlar ama olaylar onların düşündüğü gibi sonuçlanmaz, çünkü 1791
yılında hazırlanan Cumhuriyetçi Monarşi sistem anayasasını imzadan vazgeçmekle,
hayatlarının en büyük hatasını yapmışlar ve bu hata ne yazıkki yaşamlarının
sonunu getirmiş olacaktır.
ETİKETLER : MONARŞİ – VERSAY – VELİAHT – LOUİS – ANTOİNETTE –
CHARLES – KRALİYET – MARİE THERESE – CHARLOTTE – LOUİS JOSEPH – LOUİS CHARLES –
SOPHİE HELENE – ELMAS – GERDANLIK – TÜBERKİLOZ – DEVRİM – ASEMBLE – ESTATES-GENERAL
– BRETEUİL – BARON – BASTİL – DÜK – KONT d’ARTİOS – PROVENCE – KONTES – SAİNT CLOUD
– MİREBEAU – ÇARİÇE –II.KATERİNA – VARENNES – PRUSYA
Marie Antoinette ve Fransız Devrimi(Bölüm-3)
Follow @AlpWebSite
Tweetle
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder