MİMAR SİNAN ve TARİHE DAMGA VURMUŞ UNUTULMAZ ESERLERİ
Devrin en büyük ve en çok esere imza atmış mimar-mühendislerinden biri olarak kabul edilen, çoğunluğu İstanbul'da olmak üzere, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde, 81 Cami, 51 Mescit, 55 Medrese, 26 Darül-Kurra, 17 Türbe, 17 İmarethane, 3 Darüşşifa(Hastane), 5 Su yolu, 8 Köprü, 20 Kervansaray, 36 Saray, 8 Mahzen ve 48 Hamamın proje ve yapımında imzası bulunan Mimar Sinan 29.Mayıs.1489 tarihinde Kayseri'ye bağlı Ağırnas (Agrianos) Köyü'nde dünyaya gelmiştir.
O yıllar ve sonrasında hatta Cumhuriyetin ortalarına kadar, Anadolu'nun her yerinde olduğu gibi, Kayseri'nin de bazı bölgelerinde, şövenist ve kafatasçı milliyetçilerin elbirliği ile, topraklarından, atalarının mezarlarından, vatanlarındandan zorla kovdukları, tüm mallarına el koydukları Rumlar ve Ermeniler, Türklerle birlikte karışık yaşadıkları için Sinan'ın ırkı hakkında kesin bir bilgi elde edilememiştir.
Hernekadar ne Osmanlı ve nede Cumhuriyet zamanında onun ırkını, milliyetini, dinini hiç kimse sorgulamamış, keza sorgulamak ta hiç kimsenin haddine değildir, bizleri ilgilendiren tarafı, onun sadece Anadolu'nun bağrından çıkmış olması ve dünya Mimarlık-Mühendislik literatüründeki tartışılmaz dehası ile ustalığıdır.
Asıl adı Abdulmennan (Babasının adı) oğlu Sinan yada Sinaneddin Yusuf olan "Koca Mi'mar Sinan Ağa" Yavuz Sultan Selim zamanında 1511 yılında devşirme olarak İstanbul'a getirilmiş ve yeniçeri ocağına alınmıştır.
Yeniçeri Ocağında sağlam karekterli Acemi Oğlanlar seçilerek kendilerine belirli mesleklerde çıraklık görevi verilmektedir, Sinan'ada kendi arzusu dikkate alınarak "Dülgerlik" mesleği çıraklığı verilir ve bir dülger ustası yanında çalışmaya başlar.
Sinan mesleği iyice öğrenmek için elinden geleni yapmaktadır, ustasının her yaptığı işi, ustalığı ve inceliği dikkatlice izler, bilgisini geliştirmeye çalışır, ilk zamanlar padişahın hizmetinde Arap ve Acem ülkelerine gider, her gittiği yerde cami yade başka bina kubbelerini inceler, nasıl yapıldığı hakkında bilgi alır, geriye döndüğünde zamanın ileri gelenlerin hizmetinde görev alır ve bu çabası saraya yeniçeri olarak alınmasına kadar uzanır.
Mimar Sinan'ın seferlere katılması Yavuz Sultan Selim zamanında Mısır seferinde mimar olarak
görev almasıyle başlar.
Bunu Kanuni zamanında 1521 deki Belgrad seferine Yeniçeri olarak, 1522 de Rodos seferine Atlı Sekban olarak katılmış, 1526 Mohaç Meydan Muharebesi'de gösterdiği yararlılık sebebiyle "Acemi Oğlanlar Yayabaşılığı" na (Bölük Komutanı) terfi eder, ardından da Zemberekçibaşı olur.
1533 Yılında katıldığı İran Seferinde, Van Gölü'nün geçilmesi için iki hafta gibi kısa bir zaman içinde üç adet kadırga yapar ve donatır, askerin hizmetine sunar, bu işin sonunda itibarı bir kat daha artar ve geri dönüşte Hasekilik Rütbesi verilir.
Durumun vehametini gören Vezir Damat Lütfi Paşa, köprü kurma görevini, çok güvendiği ozamanki adıyla Abdulmennan oğlu Sinan'a verir.
Sinan kimsenin beceremediği köprüyü, üstelik olağan yüksekliğinden de daha yüksek köprüyü on içinde tamamlar ve ordu emniyet içinde Prut Nehri'ni rahatlıkla aşar.
Bu büyük başarı Sinan için bir dönüm noktasıdır ve 17 yıllık yeniçerilik hayatına son noktayı koyar çünkü 49 yaşındaki Sinan artık Baş Mimarlık görevine resmen atanmıştır.
Hassa Başmimarı olduğu 1538 yılından sonra Abdulmennan Oğlu Sinan'ın adı " Koca Mi'mar Sinan Ağa" olmuş ve tarihte kısaca Mimar Sinan olarak yerini almıştır.
Mimar Sinan'ın Mimarbaşı olarak atanmasından sonra ilk kalıcı eseri İstanbul'da yaptığı "Şehzade Camii ve Külliyesi" dir ve bu caminin 4 yarım küreyle desteklenen ana kubbe tarzı, bundan sonra yapılacak camilerede örnek teşkil etmiştir.
İstanbul'daki en güzel ve büyük eseri Süleymaniye Camii ve Külliyesi'dir ki Sinan bu cami için kalfalık dönemimin bir eseridir der ve camii 1550-1557 yılları arasında yapılmıştır.
En büyük eseri ise 86 yaşında iken 1575 yılında tamamladığı ve ustalık eserimdir diye takdim ettiği Edirne'deki Selimiye Camii ve Külliyesidir.
Yaşamı boyunca hiç boş durmayan Mimar Sinan, başta camii ve külliyeler olmak üzere, köprüler, hamamlar, su yolları gibi toplam 375 kalıcı eseri Osmanlı İmparatorluğuna kazandırmıştır.
Bir dünya imparatorluğunun en büyük mevkisine sahip olması yanında, yaptığı eserler ile tüm dünyanın takdirini kazanmasına rağmen Sinan bir okadarda mütevazidir ve bu mütevaziliğini "Tezkiretü'l Bünyan veTazkiretü'l Ebniye" adlı eserinde şöyle dile getirir :
Yavuz Sultan Selim tarafından Yeniçeri Ocağına kabul edilmesini "Bu değersiz kul, Sultan Selim Han'ın saltanat bahçesinin devşirmesi olup..." şeklinde ifade ederken,
Hassa Mimarbaşı unvanına sahip olduktan sonra, yaptığı büyük eserlerden Büyükçekmece Köprüsü üzerinde kazılı olan mühründe ise " El-fakiru I-Hakir Ser Mimaranı Hassa" (Değersiz ve muhtaç kul, Saray özel mimarlarının başkanı) şeklinde kendisini tanıtmak istemiştir.
17.Temmuz.1588 Tarihinde 99 yaşında iken İstanbul'da yaşama veda eden ve I.Süleyman (Kanuni) , II.Selim ile III. Murad gibi üç ünlü padişah zamanında Başmimarlık görevini başarı ile sürdüren Mimar Sinan'ın, kendi yaptırdığı türbeside oldukça mütevazi ve sade bir yapıdan ibarettir.
Mezarı Süleymaniye Camii'nin Haliç Duvarının önünde, beyaz taşlı sade bir türbededir.
MİMAR SİNAN'ın ÖNEMLİ ESERLERİNDEN :
Selimiye
Camii – Edirne
Mimar Sinan’ın 86 yaşında yaptığı ve
“ustalık eserim” dediği Selimiye Camii, gerek Mimar Sinan’ın gerek Osmanlı
mimarisinin en önemli baş yapıtlarından biridir. Caminin kapısındaki kitabeye
göre yapımına 1568 yılında başlanmıştır. Caminin 27 Kasım 1574 Cuma günü
açılması planlanmışsa da ancak II. Selim’in ölümünün ardından 14 Mart 1575′te
ibadete açılmıştır. Bir tepe üzerinde bulunan Selimiye’de daha önceki hiçbir
camide, ya da antik çağ mabedinde görülmemiş bir teknik kullanılmıştır. Daha
önceki kubbeli yapılarda, asıl kubbe kademeli yarım kubbelerin üzerinde
yükselmesine rağmen, Selimiye Camii 43,25 metre[9] yüksekliğinde, 31,25
metre[9] çapında, tek bir kubbe ile örtülmüştür. Kubbe 8 sütuna dayanan bir
kasnak üzerine oturtulmuştur.[10] Kasnak, filayaklarına 6 metre genişliğinde
kemerlerle bağlıdır.[9] Sinan, bu şekilde örttüğü iç mekana verdiği genişlik ve
ferahlıkla birlikte mekanın bir kerede kolayca anlaşılmasını sağlar. Kubbe aynı
zamanda cami, dış görünüşünün ana hatlarını da belirler.
Süleymâniye Câmii - İstanbul
Süleymaniye Camii, Kanuni Sultan
Süleyman adına 1551-1558 yılları arasında inşa edilmiştir. Mimar Sinan’ın
kalfalık devri eseri olarak nitelendirilen Süleymaniye Camii, medrese,
kütüphane, hastane, hamam, imaret, hazire ve dükkânlardan oluşan Süleymaniye
Külliyesi’nin bir parçası olarak inşa edilmiştir.
Şehzâdebaşı Câmii - İstanbul
İstanbul’un Şehzadebaşı semtinde
Kanuni Sultan Süleyman tarafından Saruhan valisi iken 1543′de 22 yaşında ölen
oğlu Şehzade Mehmet adına yaptırılmıştır. 18,42 metrelik kubbesi 4 büyük yarım
kubbeye yaslanır. Şadırvan avlusu 12 sütunda 16 kubbelidir. İkişer şerefeli
çift minaresi vardır. İmaret ve medrese, tabhane, türbeler cami bahçesinde ve
arka sokaktadır.
Haseki
Camii - İstanbul
Haseki Camii, İstanbul’un Fatih
ilçesinde Haseki ile Cerrahpaşa semtleri arasında Avratpazarı’nda bulunan
Kanuni Sultan Süleyman’ın eşi Hürrem Sultan tarafından Kanuni Süleyman’ın eşi
Haseki Sultan için 1538-1551 arasında tamamlanmıştır.
Mihrimah
Sultan Camii – İstanbul (Edirnekapı)
Mihrimah
Sultan Camii İstanbul’un Edirnekapı semtinde surların hemen yanında bulunan
cami Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan tarafından 1562-1565
yılları yaptırılmıştır. Dikdörtgen planlı caminin etrafında medrese, mektep,
türbe, hamamları vardır. 37 m
yükseklikteki kubbe üçer kemere yaslanır, yanlarda ikişer sütun, sağ ve solda 3
kubbe ve mahfelleri bulunur. Mihrap ve minber taş işçiliğiyle yapılmıştır
Rüstem
Paşa Câmii – İstanbul (Tahtakale)
Kanuni Sultan
Süleyman’ın vezirlerinden ve aynı zamanda damadı olan Rüstem Paşa için Mimar
Sinan’a yaptırıldı (1561). Caminin yerinde önce Halil Efendi Mescidi vardı. Bu
mescidin yeri çukurda kaldığı için Mimar Sinan, mescidin altına dükkânlar
yaparak bir subasman meydana getirdi. Rüstem Paşa Camii, mescidin yerinde
kuruldu.
Sokullu
Mehmed Paşa Câmii - İstanbul (Azapkapısı)
Sokollu
Mehmet Paşa Camii İstanbul’da Unkapanı köprüsünün Galata ayağının dibinde,
Azapkapı semtinde yer alan camidir. Mimar Sinan tarafından 1578′de Sokollu
Mehmet Paşa adına yapılmıştır. Selimiye Camii stilinde yapılmış olan caminin
altı mahzendir. Denize yakın camiler içinde sağlam temellidir. Giriş kapısı
köprü tarafında olup caddeden gelinen bir patikadan dönülerek girilir.
Sokullu
Mehmed Paşa Câmii – İstanbul (Kadırga Limanı)
Sokollu
Mehmet Paşa Külliyesi, Mimar Sinan’ın İstanbul Kadırga’da Şehit Mehmet Paşa
yokuşunda bulunan ve cami ile külliyeden oluşan bir eseri. Sinan’ın en güzel
eserlerinden biri sayılır. Üç padişaha sadrazamlık yapan Sırp asıllı Sokollu
Mehmet Paşa adına 1571′de karısı tarafından yaptırılmıştır.
Sokullu
Mehmed Paşa Câmii – İstanbul (Büyükçekmece)
1567 yılında
Sokullu Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. En önemli özelliği dünyada
sadece bir eşinin daha bulunduğu minaresidir. Minare yekpare taştan oyularak
yapılmış olup bu tip minare bir de Mısır’da bulunmaktadır.
Kılıç
Ali Paşa Camii – İstanbul (Tophane)
Kaptan-ı
Derya Kılıç Ali tarafından Tophane semtinde 1580 yılında yaptırılmıştır. Türbe,
medrese ve hamamdan oluşan bir de külliyesi vardır. Kubbenin iki yanındaki
yarım kubbeler, diğer iki yanındaki kemerler ve destek duvarlarıyla cami
Ayasofya’nın küçük boyutta bir kopyasıdır. Mihrap tarafındaki çiniler İznik’in
parlak döneminin ürünüdür. Ayasofya’nın model alınmasının ardındaki sebep
bilinmemektedir.
Kara
Camii – Sofya (Bulgaristan)
Kara Camii, Sofya’da 1528
yılında Kanunî Sultan Süleyman’ın emri ile Mimar Sinan tarafından yapılan, 1903
yılında kiliseye çevrilen cami. Bulgaristan’da bügünkü kilise Sveti
Sedmochislenitsi Kilisesi olarak bililniyor. İlk önce Koca Mehmet Paşa Camii,
sonra İmaret Camii olarak bilinir, sonra minaresinin kara taşlarından dolayı
Kara Camii olarak bilinir
Ahî
Çelebi Câmii - İstanbul (Eminönü)
Ahi Çelebi
Camii Fatih ilçesinin Eminönü semtindeki bir camidir. İstanbul Ticaret
Üniversitesi’nin arkasında, Yoğurtçular sokağındadır. Bu cami Evliya Çelebi’nin
“şefaat ya Rasulullah” yerine “seyahat ya Rasulullah” rüyasını gördüğü camidir.
Basık kubbeli, taş-tuğla yapımı olup, kubbe kasnağı demirden bir çemberle
çevrilidir. Kapısına merdivenlerden çıkılır.
Sinan
Paşa Camii- İstanbul (Beşiktaş)
Cami Beşiktaş
İskelesi karşısında yer alır. 1550-1553 yılları arasında Osmanlı Donanması’nın
Kaptan-ı Deryası olan Sinan Paşa tarafından yaptırılmıştır. Sinan Paşa 1553
yılında öldüğünde cami inşa halinde bulunmaktaydı. O yüzden Sinan Paşa
Üsküdar’daki Mihrimah Sultan Camisi’ne gömüldü. Cami ise 1555 yılında
tamamlandı.
Eski
Vâlide Câmii – İstanbul (Üsküdar)
II. Selim’in
eşi, III. Murat’ın ise annesi Nurbanu Sultan tarafından Mimar Sinan’a 1583
yılında yaptırılmıştır. Külliye cami, medrese, tekke, sıbyan mektebi,
kervansaray, hamam, darülkurra, darüşşifadan oluşur.
Ferhad Paşa Câmii – İstanbul (Çatalca)
Molla
Çelebi Camii - İstanbul (Beyoğlu)
Fındıklı
Camii olarak da bilinir. Molla Mehmet Çelebi tarafından 1589′da yaptırılmıştır.
Nişancı
Paşa Çelebi Câmii – İstanbul (Kiremitlik)
İstanbul’un
Fatih ilçesinde Karagümrük semtinde Nişanca caddesindeki cami, 1584-1588
arasında yapılmıştır.
Piyale
Paşa Camii – İstanbul (Kasımpaşa)
İstanbul’un
Kasımpaşa semtindedir. Bu çoksütunlu Mimar Sinan anıtı, 6 kubbeli ve dikdörtgen
plandadır. Caminin ortasındaki iki büyük sütuna dayanan kubbelerin ağırlığı
duvarlardaki yan direklerle temele iner. Caminin üç tarafı kemer ve tonozludur,
minaresi bunların üzerindedir.
Zâl
Mahmûd Paşa Câmii – İstanbul (Eyüp)
İstanbul’un
Eyüp ilçesinde Kanuni Sultan Süleyman’ın veziri Zal Mahmut’un Mimar Sinan’a
yaptırdığı cami medrese, türbe, çeşmeden meydana gelen bir külliyedir. Zal Paşa
caddesindeki caminin inşa tarihi 1577′dir
Haseki
Külliyesi - İstanbul (Aksaray)
Mimar
Sinan’ın İstanbul’da yaptığı ilk eserdir. Mimar Sinan bu eseri Hürrem Sultan
için yapmıştır.
ETİKETLER :
MESCİT – MEDRESE – DARÜL-KURRA – TÜRBE – İMARETHANE –
DARÜŞŞİFA – MAHZEN – AĞIRNAS – AGRİANOS – MİMAR SİNAN – DÜLGERLİK – YENİÇERİ –
SEKBAN – ZEMBEREKÇİBAŞI – MOHAÇ – HASEKİLİK – KORFU – PRUT NEHRİ – BAŞ MİMAR –
KÜLLİYE – HASSA
BUNLARDA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Korkusuz Şair-Bilim Adamı Hayyam
Şair ve Hiciv Ustası Nefi
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder