KÖMÜR - TARİHİ - OLUŞUMU – CİNSLERİ – KÖMÜR OCAKLARI
Uzmanlara göre kömür, bozulan ve çürüyen bitki örtüsünün
zaman içerisinde gerekli nem ve ısının oluşması, asit yoğunluğunun artması
sonucunda su altında kalması ve bataklığın bu bitki kümesinin üzerini
örtmesinin ardından uzun zaman sonra ince veya kalın tabakalar şeklinde oluşur.
Deltalar, göller ve nehir yataklarında kalın damarlı
yataklar oluşurken, deniz etkisi altında kalan yerler (Lagünler) ile
akarsuların taşmasıyla su altında kalan ovalarda ise ince damarlı yataklar yeralır.
Dünyanın en büyük kömür havzaları, jeolojik devirde 3 büyük kömür oluşum çağının eseridir:
1. Bunlardan Kuzey doğu Amerika ile Avrupa’daki taş kömür yatakları Karbonifer Çağında;
2. Sibirya, Doğu Asya ve Avusturalya’daki yataklar ise Permiyen Çağında oluşmuştur.
3. Bu iki ana çağ sonrası Kretase döneminde başlayıp ve Tersiyer döneminde sona eren zaman içerisinde oluşan kömürler genelde Linyit ve Yağsız kömürlerdir.
1. Bunlardan Kuzey doğu Amerika ile Avrupa’daki taş kömür yatakları Karbonifer Çağında;
2. Sibirya, Doğu Asya ve Avusturalya’daki yataklar ise Permiyen Çağında oluşmuştur.
3. Bu iki ana çağ sonrası Kretase döneminde başlayıp ve Tersiyer döneminde sona eren zaman içerisinde oluşan kömürler genelde Linyit ve Yağsız kömürlerdir.
Günümüzde dünyada çıkarılan kömürler Karbon (C) oranına göre
isimlendirilir. Bunlar : Turba (%60.C) , Linyit (%70.C) , Taş Kömürü (%80-90.C)
ve Antrasit (%94.C) tir.
Linyit ve Turba cinsi kömürler genellikle yumuşak, kolayca
ufalanabilen, yüksek derecede nem içerirler.
Taş Kömürü dediğimiz “Bitümlü” cins kömür ile Antrasit kömürler ise genellikle daha sert, dayanıklı, siyah renkli ve camsı parlak renklidir. Karbon (C) değerleri çok yüksektir.
Taş Kömürü dediğimiz “Bitümlü” cins kömür ile Antrasit kömürler ise genellikle daha sert, dayanıklı, siyah renkli ve camsı parlak renklidir. Karbon (C) değerleri çok yüksektir.
Kömürlerin ikinci bir sınıflandırılması ise kayaç tipleridir
ki bu sınıflandırma, kömürün mikroskopik homojen bileşenlerine göre yapılır
yani kömürün türediği bitki türünü ve kömürleşme süreci dikkate alınır, bir
nevi genetik sınıflandırmadır bu ve 4 temel tipe ayrılır : Vitren – Klaren –
Düren ve Füzen.
Kömürün kullanım geçmişi M.Ö. ki yıllara kadar uzanır ve ilk
kullananlarda çoğu ilklerde de başı çeken Çin’lilerdir.
Çıkarılması, pazarlanması gibi Kömür İşletmeciliği ise 12.
Y.Y. da başlamıştır. Kıta Avrupa’sı ve Amerika’da Sanayi ve Endüstrinin hızla
gelişmesine parelel olarak yoğun olarak kullanılması 18. Y.Y. ikinci yarısında
başlar ve hızla gelişir.
Buharlı makinaların icadından sonra Trenler, Gemiler gibi
ulaşım araçlarında, demir çelik üretiminde, endüstride ve enerji temininde,
elektrik üretiminde rahatlıkla
kullanılabilmesinin yanında ekonomik olarak da daha elverişli olmasından dolayı
kömür artık çok aranır, önemli bir mineral haline gelmiştir.
Daha sonraları sentetik boyaların, çözücülerin, bazı
ilaçların, parfümlerin ve benzeri emtiaların üretiminde ara, katalizör madde
olarak kullanılmıştır.
En önemlisi ise kömürün yakılarak elde edilen gazın, aynı
doğal gaz gibi kullanlmasına geçildi, dahada ileri gidilerek 1972-75 petrol
krizinde petrolün yerini alacak bir sıvıya dönüştürme çalışmalarına başlanmış,
bu amaçla birçok yöntem ve denemeler yapılmış, bunların kullanıma en yatkın
olanı Proliz ve Hidrojenlerdirme yöntemi üzerinde ağırlıklı olarak
araştırmalara hız verilmiştir.
II.Dünya savaşında Almanların kullandığı hidrojenlenme
sonucu elde edilen yakıtın üretilmesi, yüksek basınç altında katalizör
yardımıyla Kömür ile Hidrojenin tepkimeye sokulmasıyle gerçekleşir. Ancak
motorlarda kullanılan ve benzin yerine geçecek olan bu yakıtın, petrolden
benzin üretme tekniğinden daha çok pahalıya mal
olması nedeniyle vazgeçilmiştir.
Kömür Ürünlerinden elde edilen yakıtlar :
HAVAGAZI :
İlk kez 18. YY.ın sonlarına doğru İngiltere’de üretildi ve
kömürün yakılması sonucu çıkan gazın ayrımsal damıtma yoluyla elde edildi.
Havagazı, elektrik icat edilip kullanılmaya başlayıncaya
kadar, sokak ve cadde aydınlatmalarında, merkezi yada ayrı ayrı konutların
ısıtılmasında, mutfak ve benzeri yerlerde kullanıldı.
Klasik yöntemle elde edilmesi ekonomik yönden elverişli
olmadığı için zaman içinde yeni yöntemler arandı, bunlardan en uygunu ise, 1870
lerde geliştirilmiş olan toz haline getirilmiş kömürün, yüksek sıcaklık altında
hava ve buharla karıştırılmasıdır.
KOK KÖMÜRÜ:
Hernekadar halk tarafından kok kömürününde diğer kömürler
gibi yeraltından çıkarıldığı inncı olsada, gerçek böyle değildir.
Kok kömürü, Taş Kömürünün içinde mevcut olan gazların,
yüksek ısı altında ve havasız bir ortamda çıkarılmasından elde edilen bir
üründür ve bu işlemler kok fabrikalarında yapılır.
DÜNYADA KÖMÜR HAVZALARI:
Dünyadaki bilinen büyük kömür yataklarına bakacak olursak
ekvatorun güney ve kuzeyinde kalan yarım kürelerde en fazla kömür yataklarının
kuzey yarım kürede olduğu görülür.
Bununda nedeni uzmanlar göre, güney yarım kürede Devosiyen
ve daha önceki dönemlerin o bölgelerdeki alçak ovalarında kalın bitki
depolarının birikmesine elverişli bitkisel yaşamın olmayışıdır.
TÜRKİYE’de KÖMÜR ve TARİHÇESİ:
Türkiye’de kömürün tarihi 1829 yılına kadar uzanır. Zamanın
yenilik sevdalısı, reformcu Osmanlı
Padişahı olan II. Mahmud döneminde ilk defa kömür işletmeciliğine el
atılmıştır.
Bu tarihe kadar taş kömürü İngiltere’den ithal ediliyordu,
ancak iki ülke arasındaki savaş durumu, ithalide durdurmuştu.
Bunun üzerine II.Mahmud Han bir ferman çıkartarak tüm ülkede
kömür aranması için çalışmalara başlanmasını emretti. Kömür bulup getirenlere
mükafat verileceğini duyurdu.
Terhis olan Bahriyeli askerlere kömür numuneleri verildi ve
köylerine gittiklerinde aramaları söylendi. Bunlardan biriside Karadeniz
Ereğlisi Kestaneci Köyü’nden Uzun
Mehmet’tir.
Mehmet terhis olduktan sonra diğer arkadaşları gibi köy ve
etrafında elindeki numuneye göre kömür aramaya başlar.
Yine bir gün değirmene buğday götürür, bakar sıra uzun,
aklından bir türlü çıkmayan kömür aklına gelir ve zamanı değerlendirmeye karar
verir, değirmenin bulunduğu Kösedağı mevkiindeki Neyren deresi dolaylarında
aramaya başlar siyah bir şeyler görür ama, elinde kazma kürek gibi aletler
olmadığından geri döner.
Kimseye haber vermeden bulduğu parçaları alıp İstanbul’a
giderek ilgili mercilere teslim eder. Kendisine 50 kese altın verilir ve ömür
boyu 600 kuruş aylık maaş bağlandı, 8.Kasım.1829.
Ancak ne varki Uzun Mehmet’e ne maaşı nede aldığı 50 kese
altını kullanmak nasip olmadı. Ülkemize has çekememezlik ve çıkar isteği burada
da kendisini gösterdi.
Diğer bir rivayete göre ise, dönemin Ereğli Ayanı Hacı
İsmail Ağa, Uzun Mehmet’in kömürü bulmasını hazmedemez ve onu, heyetle buluşmak
için gidip kaldığı Leblebici Hanı’nda öldürtür.
÷
Bunlara rağmen Zonguldak’ta iki maden ocağı ve bir büyük
cadde Uzun Mehmet’i ölümsüzleştirmektedir. 8.Kasım.1829 Tarihide Türkiye’de
kömürün ilk bulunuş tarihi olarak kayıtlara geçer.
Birlik, Kırım Savaşı’nın başladığı yıl olan 1853 e kadar,
ilkel şartlar altında ancak 50 bin ton civarında üretim yapabilmiştir.
Bu tarihte ocaklar İngilizlere geçmiş, 1864 yılında ise
Kaptan-ı Derya makamına intikal etmiştir. Bu devirde kömür işletmeciliği tam
olarak faaliyete geçmiş, Maden Nazırlığı kurulmuş, kömür havzasında büyük
gelişmeler ve yeni damarlar açılmış, Dekovil (Dar demiryolu) yük katarları ve
rayları yapılmış, havzanın sınırları tesbit edilmiş, Kok, Briket, Ateş Tuğlası
ve Çimento Fabrikaları gibi tüketici üretim tesisleri kurulmuş ve üretim
aralıksız çalışmalarla 1907 yılında toplam 735 bin tona ulaşmıştır.
1.Dünya Savaşı sırasında üretim tekrar azalmış, savaş
sonrası ise Fransızlara geçmiştir. Fransız idaresi altında 1920 sonu itibariyle
üretim 570 bir tona tekrar yükselmiştir.
TÜRKİYE KÖMÜR YATAKLARI:
Ülkemizde en çok kaloriye sahip olan kömür çeşitlerinden
Antrasit yatağı bulunmamaktadır. Mevcut yataklar Taş Kömürü ile Linyit tir.
Taş kömürü Ereğli ve Zonguldak havzalarında üretilir, Kalori
değeri daha aşağı olan Linyit ise ülkenin birçok yerinde mevcuttur ve oldukçada
zengindir Türkiye linyit bakımından.
Mevcut taş kömürü rezervi
1.35 milyar ton, Linyit rezervi ise 8.4 milyar tondur. Ancak Linyitin
büyük bir bölümünün kalori değeri çok düşük olduğundan (%68 kadarı) bu kömürler
sadece elektrik üretiminde yani termik santralarda kullanılmaktadır.
Türkiye Taş Kömürü Yatakları :
Zonguldak + Ereğli
Toplam : 1.35 Milyar/Ton
Türkiye’de Linyit Yatakları :
Afşin / Elbistan Linyitleri (AEL)
Karaisalı / Adana
Merzifon ve Suluova
Mengen / Bolu
Eynez - Işıklar – Soma / Manisa
Uluçayır – Divriği / Sivas
Gülşehir /Nevşehir
Zonguldak
Tunçbilek – Tavşanlı / Kütahya GLİ
Toplam Rezerv : 8.4 Milyar/Ton
Dünya Ülkeleri Kömür Rezervi (Ön sırada):
ABD
Rusya Milyar/Ton
Çin 114.500 Milyar/Ton
Hindistan
Milyar/Ton
Avusturalya
Milyar/Ton
Türkiye
Milyar/Ton
ETİKETLER : UZUN MEHMET - KÖMÜR YATAKLARI - NEYREN DERESİ - KÖSEDAĞI - KARADENİZ EREĞLİSİ - ZONGULDAK - HAZİNE-İ HASSA - KESTANECİ KÖYÜ - KOK - LİNYİT - TAŞ KÖMÜRÜ - ANTRASİT - HAVAGAZI - GALATA SARRAFLARI - KÖMÜR REZERVİ - DEKOVİL - LEBLEBİCİ HANI
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder