Komün Yaşam Felsefesi
MADEMKİ ADEM ile HAVVA'dan ÖTÜRÜ KARDEŞİZ, BU IRKLAR NİYE
DÜNYADA IRKLARDAN ÖNCE İNSANLAR VARDI BU İNSANLAR SINIR KAZIKLARI
ÇAKILINCAYA KADAR KOMÜN SİSTEMLE KARDEŞCE, ORTAKLAŞA GEZEGENİMİZİ PAYLAŞIYORLARDI.
MADEMKİ ADEM ile HAVVA'dan ÖTÜRÜ KARDEŞİZ, BU IRKLAR NİYE
DÜNYADA IRKLARDAN ÖNCE İNSANLAR VARDI BU İNSANLAR SINIR KAZIKLARI
ÇAKILINCAYA KADAR KOMÜN SİSTEMLE KARDEŞCE, ORTAKLAŞA GEZEGENİMİZİ PAYLAŞIYORLARDI.
İnsanlar, herkesten yeteneğine göre hizmet alma, herkese
ihtiyacı kadar verme ilkesi uyarınca barış içinde yaşamlarına devam ederken, birileri
çıktı ortaya, çenesi kuvvetli olanlardan, daha fazlasını nasıl alırız derdine
düştüler.(Politikcıların doğuşu)
Halkı kandırmanın yollarını aradılar buldularda, onlara bir
yöneticinin olması gerektiğine ikna ettiler, yardımcılarda gerekiyor dediler ve
bir grup oluşturdular.(Yürütme organları, hükümetlerin doğuşu)
Sistem rayına oturmak üzereydi, halk yine eski komün
sistemle yaşamlarını sürdürürken, yönetimdekiler hiçbir üretime katkıda
bulunmadıkları halde, üretilen malların en güzeline sahip oluyor, üstelik
diğerlerinden kat kat daha fazlasını alıyorlardı.
Yöneten ve yönetilenler sınıfı belirlenmeye başlamış, zaman
içinde toplam üretimin yüzde 90 lara varan bölümüne sadece yüzde 5 lerde
bulunan yönetim kadroları el koyarken, üretici ve yönetilen kesim ise ancak
geriye kalanı paylaşmak zorunda kalıyordu.
Gelişmeleri ve sömürü düzenini gıpta ile takip eden komşu
topluluklar, gruplara ayrılıyor ve yeni
yeni türeyen politikacılar yönetime geliyor, aynı sistem içinde yöneten ve yönetilen sınıflar yine devam ediyor, üretim
paylaşım oranı hiç değişmiyor.
Artık hemen hemen tüm dünyada, bu tür sistemler yerleşmeye
başlıyor, bir tarafta çalışan, üreten ama toplam üretimin çok az bir kısmını
paylaşan, yönetilenler; diğer tarafta ise hemen hemen hiç çalışmayan, üretmeyen
ama toplam üretimin tamamına yakınına sahip olan yöneticiler.
Daha sonraları yönetici sınıftan etkili, sözü geçer ve güçlü
kişiler yönetici grubun başına geçiyor, kendilerine kral, prens, hakan,
imparator, padişah, sultan, hükümdar gibi lakaplar takan bu kişiler, hem
yöneticilerin, hemde tüm halkın mutlak hakimi oluyorlar.
DEVLETLERİN OLUŞUMU ve ÇAKILAN KAZIKLAR
Bu kişiler sadece kendilerinin değil gelecek nesillerinin de
yaşamlarını, sömürü düzenini devam ettirebilmek için babadan oğula geçen
hanedanlık müessesesini geliştiriyorlar, kendilerine karşı gelişmesi muhtemel
iç ve dış tehlikeleri önlemek için, yine üreticilerin içinden seçilen
insanlarla silahlı güçler oluşturuyorlar (Silahlı kuvvetlerin doğuşu) ve diğer
grupların saldırılarını önlemek içinde sınırları çiziyorlar ve o gün bu gün
yerlerini değiştirmek uğruna milyonlarca insanın ölümüne neden olan ölüm
makinesı kazıkları çakıyorlar.
Kent yada kentleri içinde barındıran devletler, devletçikler
yeryüzünde yavaş yavaş oluşmaya başlamış, devletler oluşunca da krallar yada devletlerin başları, daha güzel
bir yaşam, daha zengin ve daha güçlü olabilmek için, çatışmaların, savaşların,
istilaların yolunu açmışlardır. (Devletler arası ilk savaşlar)
DİNLERİN OLUŞUMU ve GEREKLİLİĞİ
Devletler büyüyüp nüfus da artınca, halkı idare etme,
otoriteyi sağlama bağlama, halkın kendi aralarında çatışmaları önleme ve daha
çok üretimin yapılabilmesi için, krallar silahlı güçlerine ilave olarak
birtakım fizik veya fizik ötesi güçlerden yararlanma yolun giderler.
Bu bağlamda ilk müracaat edeceği kişiler, insanlığın
doğuşundan itibaren ortay çıkan ve doğa üstü güçlerin kendilerinde bulunduğunu
iddia ederek halkı kandırıp ikna edebilen, büyücüler, efsuncular olmuştur.
Onlara geniş olanaklar sağlayan krallar, halkın otoriteye
karşı saygılı ve bağımlı olmalarının sağlanması için ellerinden ne gelirse
yapmalarını istemiş, onlarda adamlarını halkın içine sokarak, büyülerin gizli
büyük güçlerin emriyle yapıldığını, onlar izin vermese asla olamayacağını, bu
güçlerin yağmur yağdırdığını, gündüzü geceyi ayırdığını bizi ısıttığını, ışık
saçtığını, yıldırımlar şimşekler meydana getirdiğini, gök yüzünde cenneti, yer
altında cehennemi yarattığını ve bunlara tanrı denildiğini anlatmışlar,
inanmalarını sağlamışlardır.(Doğa tanrılarının doğuşu, yağmur, güneş, yer, gök
tanrıları gibi)
Ayrıca kralların, hakanlarında tanrıların yeryüzündeki birer
yansımaları olduğunu, onlara karşı gelmenin tanrılara karşı gelinmiş
sayılacağını ve daha birçok, kralların korunması ve otoritesinin devamı için
ikna ve inandırıcı çalışmalar yapmışlardır.
Dinin ve tanrı korkusunun çok işe yaradığını fark eden
krallar, büyücü ve benzerlerini ve onların yetişdikleri insanları din adamı
olarak ilan ederler ve onlara geniş yetkiler vererek devletin en üst makamı
durumunda olduklarını belirtirler.
Bu güçlerinin göstergesi için ise devasa tapınaklar,
yaşamları için saray yavrusu yapılar yaptırmışlar, yaşamları boyunca inanılmaz
servetlere kavuşmuşlardır.
SAVAŞLARDA ÖLENLERE CENNET İKRAMI
Din adamlarının sayesinde halkı adeta kul gibi kullanan
krallar, dış güçlere karşı savunma ve saldırı için üretim yükü yetmezmiş gibi
savaşçı askerleride halkın içinden seçmişler, onlara vatanı için devleti için
ölmeleri halinde öbür dünyada, bu dünyadakinden daha güzel ve mutlu ikinci bir
yaşamın beklediği anlatılmış ve inandırılmıştır. (Maya Uygarlığı’nda uygulanan
ilk şehit olma payesi)
Krallar, yöneticiler ve din adamlarının birlikte
işledikleri, vatan sevgisi, sınırların korunması, şehitlik gibi kavramlar
okadar ileri derecede uygulanmaya başlamıştırki, işgal edilen yerlerin, alınan
haraçların bir kuruşunun dahi kendilerine gelmiyeceğini bilmelerine rağmen,
askerler koş koşa savaşa girmekte, gözünü dahi kırpmadan şehit olma uğruna
ölüme gitmektedirler.
Hatta bu askerler icap ettiğinde, içinden çıktıkları halka
karşı silah kullanmaktan çekinmemişler, kralları veya vatanları için onları
öldürmeyi dahi göze almışlardır.
Aradan binlerce yıl geçtiği halde, bu geçiş sürecinde yeni
ve tek tanrılı, geniş topluluklara hükmeden ve onları dahada disipline
edebilmek için semavi dinleride ortaya çıkmasına rağmen, ne yazıkki gerek
ekonomik, gerek sosyolojik açıdan gelişmesini tamamlıyamamış ve bunlara
ilaveten dinde rönesansı yaşama şansına kavuşamamış, başta tüm İslam ülkeleri
olmak üzere geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde, neredeyse kutsal
kavramlar içeriği taşıyan vatan, millet, sınır ve şehitlik ilkelerinde hiç
değişiklik olmamış, adına demokrasi densede, her zaman için yönetenler pastanın
en büyük dilimini alırken, ezici çoğunluktaki yönetilen ve üreten kesim eskiden
olduğu gibi küçük dilimi aralarında paylaşmaya devam etmişler, gelişim çıtasını
geçinceye kadarda aynen devam edeceklerdir.
Sonuç olarak binlerce yıl öncesi çakılan bu kazıkların yer
değiştirilme sevdası yüzünden birbirlerini kıran, öldüren halkda bu geri kalmış
ülkelerin halkıdır, öyleki yine binlerce yıl öncesi gibi, gelir pastasının çok
ufak bir diliminin kendilerine düşeceğini bildikleri halde, bilerek yada bilmiyerek yönetim
kesiminin refahı ve zenginliğine hizmet edende, vatanı, toprağı, sınırı için
savaşanda, şehit olanda hep yönetilen, üreten, çalışan ezici çoğunluktaki
insanlar olmuştur.
Bu şartlandırmayı uygulamaya sokan içteki yönetici sınıf ile
uygulanmasına destek veren, hatta yönetimde kalmak istiyorsanız bizim
kurallarımıza uymak zorundasınız diyen dış emperyalist güçlerin elindeki tek
dayanak noktası, kullandıkları araç ise yine ne yazıkki din kavramıdır.
Özellikle İslam ülkelerinde bunu çok güzel kullanmışlar vede
hayli başarılı olmuşlardır.
NETİCEDE HA ON BİN YIL ÖNCESİ, HA ON BİN YIL SONRASI TAS DA AYNI HAMAMDA.
ETİKETLER : KOMÜN YAŞAM - IRKÇILIK - İLK DİNLER - SEMAVİ DİNLERİ - ŞEHİTLİK - VATAN - DEVLET SINIRLARI - SAVAŞLAR - TAPINAKLAR - DİN ADAMLARI - YÖNETİCİLER - YÖNETİLENLER
Tweetle
Bizi Takip Edin
ETİKETLER : KOMÜN YAŞAM - IRKÇILIK - İLK DİNLER - SEMAVİ DİNLERİ - ŞEHİTLİK - VATAN - DEVLET SINIRLARI - SAVAŞLAR - TAPINAKLAR - DİN ADAMLARI - YÖNETİCİLER - YÖNETİLENLER
Tweetle
Bizi Takip Edin
Heya outstanding blog! Does running a blog such as
YanıtlaSilthis require a lot of work? I've absolutely no knowledge of programming but
I had been hoping to start my own blog soon.
Anyways, if you have any ideas or techniques for new blog owners please
share. I know this is off subject but I just wanted to ask.
Thanks!
my web-site - MineCrafting hosting Company (http://wtos2k.woobi.co.kr/)