BABA LAKAPLI ARABESKin USTASI ECELE YENİK DÜŞTÜ

45 Yıl müzikle iç içe yaşamış olan Gürses, kendi besteleri yanında özellikle son yıllarda bazı pop ve rock tarzındaki parçalarıda repertuarına katarak kendine has yorumuyla seslendirdi.
Bu şarkılardan Teoman’ın Paramparça, Nilüfer’in Olmadı Yar, Tarkan’ın İkimizin Yerine adlı parçaları çok sevilen yorumlarındandır.

Gerçek ismi Müslüm Akbaş olan sanatçı, 7.Mayıs.1953 de Şanlıurfa’ya bağlı Halfeti İlçesinin Fıstıközü Köyünde kerpiç bir evde doğdu.
Bölgede alışageldiğimiz çok çocuklu ailelerin aksine sadece üç çocuğu olan, arada türkü söyliyen, bağlama çalan, rençberlik yaparak geçimini sağlamaya çalışan fakir bir aile reisi Mehmet Akbaş’ın biri kız üç çocuğundan biriydi.
Çocukluğunun ilk yılları Urfa’da geçen Gürses’in ailesi , ekonomik nedenlerle Adana’ya göç eder. Fakirlik buradada kendisini hissettirdi anne Emine ve küçük kardeşleri Ahmet ile Zeyno üzerinde.

Nihayet onun gelecek yaşamına damgasını vuracak olan bir yarışma çıkar karşısına yıl 1967 de, yaşı henüz 14 dür. Adana Aile Çaybahçesindeki yarışmayı birinci olarak kazanır Gürses.
Ardından Çukurova Radyosu’nda çalışmaya başlar ve Gürses soyadıda burada çalışırken verilmiştir kendisine.
Gürses artık yolunu çizmiştir, onun gelecek yaşamı müziktir, kendisiyle yapılan bir röportajda o dönemle ilgili olarak şöyle konuşmuştu:

Henüz 15 yaşını doldurmuş iken 1968 yılında Adana’da ilk 45 liğini yaptı Gürses ve “Emmioğlu/Ovada Taşa Basma” türküleri vardı bu 45 likte. Adana Ömür Plak basımı oln bu plağın devamı gelir ve toplam 4 adet 45 lik yapar Gürses, sonrasında da İstanbul’a gider.
İstanbul’da birçok firmayla çalışarak piyasaya sürdüğü onlarca 45 likler, ülkenin her yerinde aranır durumdadır artık. Bunlardan Palandöken firması eşliğinde çıkardığı “Sevda Yüklü Kervanlar/Vurma Güzel Vurma” 45 lik plak 300 bin satarak rekor kırmıştır.
Bunlardan birincisi 1978 yılında Tarsus’tan Adana’ya şoförünün kullandığı özel otomobiliyle giderken geçirdiği ölümcül kazadır.
Kazada şoförü olay yerinde ölmüş, Gürses’in ise alın kemiği tamamen parçtalanmış şekilde araçtan çıkarılmış ve ikiside ölmüş diye en yakın hastaneye sevkedilmiştir. Hastanede Gürses’in hala yaşadığı anlaşılmış ve tedavisine geçilmiştir.
Sanatçı bu olayı şöyle anlatır :
“O kazada şoför öldü, benide öldü sanmışlar zaten… Sonra alıp hastaneye götürmüşler… Ben ölümü yaşadım aslında, bana göre yeniden hayata dönmüş olmam Allah’ın bir lütfudur. Alın kemiğim un gibi dağıldığı için, beynin korunması amacıyla kemik yerine özel bir plaka yerleştirilmiş, en ufak bir darbede ölebilirim yada kör kalabilirim bu yüzden.

İkinci üzücü olay ise bir aile trajedisidir. Babası ile hiç görüşmediğinin sebebide bu korkunç olaydır aslında.
Müslüm İstanbul’da iken babası Mehmet Aktaş, eşi Emine’yi yani Gürses’in çok sevdiği annesini öldürmüştür. Bu olayın ardında bir daha baba oğul yan yana gelmezler.Baba cezasını çekip cezaevinden çıkmış, Urfa’ya dönmüş ve tekrar evlenmiştir.

Bu evlilik Muhterem Nur için, sonu belirsiz yaşamından kurtuluş olmuştur aslında ama Gürses için önemli olan geçmişteki duyduğu hayranlıktır ve evlilikleri ölümüne kadar mutluluk içinde sürüp gitmiştir.
Çok genç ve en verimli çağında aramızdan ayrılan değerli sanatçı ve insan Müslüm Gürses’e nur içinde yatsın demekten başka ne denilebilirki.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder