Hayata Dönüş Operasyonu

KATLİAMA DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ BİR OPERASYON (Sözde Hayata Dönüş Operasyonu)

(Yeniden Güncellendi .31.Ocak.2019)
Hayata Dönüş Operasyonu nun Resmi adının Tufan Operasyonu olduğu ve baskından üç ay önce karar alındığı ortaya çıktı.

Yıl 2000 ve 19 Aralık sabahı saat 05.00 , Türkiye çapında 10 bin güvenlik görevlisi eşliğinde 20 cezaevine eş zamanlı baskın.

Amaç aclık grevine başlayan sol cenaha mahsup mahkum ve tutukluların bu eylemini kırmak, cezaevlerinde suküneti ve hayata dönüşü sağlamak.

Ve adına "Hayata Dönüş Operasyonu denilen" , aç kalıp öleceğinize böyle ölün, devleti uğraştırmayın dercesine alenen bir katliam ve 30 mahkumla 2 askerin öldüğü bir olay. Ölen iki askerden biriside yine asker kurşunuyla vurulmuş durumda, diğeri belli değil.

Sonuç, operasyona katılanlar, emir verenler suçlu yok, uyduruk bir yargılama ve tamamı berat kararı.

Kamuoyuna Hayata Dönüş Operasyonu diye anlatılan fakat Aydınlar ve halk tabiriyle 19.Aralık Katliamı olarak adlandırılan 20 cezaevine yapılan baskın kararının,JGK.lığı tarafından üç ay önce alındığı,bu gizli karardan ne Ecevit Hükümeti Adalet Bakanı H.Sami Türk’ün, ne kamuoyunun ne basının nede aracı durumundaki aydın ve edebiyatçıların haberi olmadığı kanıtlandı.

Bilindiği gibi yapılan bu ani baskının ana sebebi, başta Bayrampaşa, Ümraniye ve Çanakkale olmak üzere toplam 20 cezaevinde, mahkumların F tipi Cezaevi uygulamasına engel olmak için 20.Ekim. 2000 tarihinde başlattıkları açlık grevinin 19.Kasım.2000 tarihinde ölüm orucuna dönüştürülmesi sonucu, bu eylemlerin ilerdede isyanlara neden olacağı düşüncesidir.

19.Aralık.2000 sabahı saat 05.00 civarlarında ve aynı anda 10.000 güvenlik görevlisi tarafından 20 cezaevine yapılan baskında, 2 si asker 30 u ise tutuklu olmak üzere toplam 32 vatandaşımız ölmüş, yüzlerce insanın yaralanmasını müteakip baskın tamamlanmıştı.

Ancak ne yazıkki bu kadar ölüm ve yaralanmaya neden olan cezaevi baskınlarında,başta Adalet Bakanı , Devlet Kurumları, Güvenlik ve Jandarma yetkilileri hep bir ağızdan, çatışmaya mahkumların neden olduğunu beyan etmişler, onları suçlamışlar, sukünetle cezaevini terk edin uyarılarına mahkumların uzun namlulu otomatik silahlarla cevap verdiklerini söylemişlerdi.

Baskına hangi merciinde karar verdiği  de bir türlü öğrenilmemişti. Sanki güvenlik ve jandarma birimlerinin kendi başlarına bu baskını yaptıkları izlenimi verilmişti.

Olay sonrası konuya el atan yargı da delil yetersizliği vede hiçbir kurumun doğru dürüst açıklamada bulunmamasından dolayı suçluları tesbit edememişti.

Olay kapanacak derken Adli Tıp Kurumu’nun raporu tüm suçlamaların asılsız olduğunu gösterince, yargı tekrar faillerin bulunması ve cezalandırılması için davaya devam etmiş isede, ortada mahkemeye getirilecek kimse bulunamamıştı. 

Hatta Devlet kurumları , Adli Tıp raporuna rağmen okadar suskunlardıki, raporu yayınlayan Radikal Gazetesinin Yazı işleri Müdürü Hakan Çakalkurt hakkında DGM.ce dava açılmış isede mahkeme sonrası beraat etmişti.

Olaylar bilinçli olarak örtülmek istenirken, 11 yıl sonda Genelkurmay Başkanlığı, bazı evrakların tasnifi yapılırken tesadüfen olaya ait imzalı evrakların bulunduğunu bildirmiş ve evrakları ilgili mahkemeye göndermiştir.

Böylece 11 yıl sonra karar verenler, olayı gerçekleştirenler ve verilmiş beyanların tamamının asılsız olduğu ortaya çıkmış oldu.

Olayların çarpıtıldığı, gerek Adalet bakanı nın ve gerekse güvenlik kuvvetlerinin basına verdiği beyanatların ne kadar asılsız olduğu ise şu örneklerden anlaşılmaktadır :

1) - Operasyon sırasında Ümraniye Cezaevi nde öldürülen Uzman Çavuş Nurettin Kurt’un, teslim ol çağrısına ateşle cevap verildiği sırada mahkumlarca karşılık verilerek vurulduğu söylenmiş,

    - Ancak adli tıp ta Nurettin Kurt’un cesedi üzerinde yapılan otopside, kurt’un ölümüne neden olan silahın yüksek knetik enerjili olduğu tesbit edilmiş,

    - Ancak böyle bir silahın mahkumlarda sonradan yapılan aramada bulunmadığı anlaşılınca, Kurt’un ölümüne neden olan uzun namlulu silahın güvenlik kuvvetlerine ait olduğu ortaya çıkmış,
  
    - Sonra da Kurt’un yanlışlıkla baskın sırasında güvenlik kuvvetlerince kullanılan AK-47 veya G-3 piyade silahıyla öldürüldüğü kesinleşmiştir.

    
  2) - Bayrampaşa Cezaevinde öldürülen mahkumların askerlerce değil birbirlerine ateş etmelerinden kaynaklandığı,

      - Mahkumların çoğunda kalaşnikov silahlar bulunduğu bizzat bakan tarafından açıklanmasına rağmen, koğuşlarda ölen mahkumlar üzerinde yapılan otopside hemen hemen tamamının gaz bombası ve yangın neticesinde öldüğü tesbit edilmiştir.

     - Olayın ne çapcıcı olanı ise içerden dışarıya hiç ateş edilmediği, tüm atışların dışarıdan içeriye doğru olduğu yine adli tıp raporuyla kesinleşmiştir.

3)  Operasyonun ölüm oruçlarına son verilmek üzere yaıldığı iddia edilsede,bunun böyle bir kurtarmadan ziyade adeta bir katliama dönüştüğü ise yine adli tıp raporundan anlaşılmaktadır :

- Şöyleki Bayrampaşa Cezaevinde C-1 koğuşundaki öldürülen kadın mahkumlardan 5 inin yanarak 1 inin ise gazdan zehirlenerek öldüğü,

- Yangının görevlilerin attığı göz yaşartıcı, gaz ve sinir bombalarından ileri geldiği,

- Ölenlerin elbiseleri ve deri dokuları üzerinde toluen, xylene ve metanol maddelerinin varlığının tesbit edildiği,

- Atılan bombalarda bulunan 20 gram etkili maddenin yarım saatte insanı öldürebileceği, buna rağmen koğuşta bu maddeden 35 gram bulunduğu,

- (C.1) koğuşu ile birlikte C.14 ve C.15 koğuşlarına üzerinde kapalı alana atılmaz denilen onlarca bomba atıldığı bunlardan 45 tanesinin patlamamış durumda bulunduğu,

- Baskın sonu tutulan tutanakta bazı delillerin karartıldığı verilerin çelişkiler içinde bulunduğu adli tıpbın aynı raporunda belirtilmiştir.

Tüm bu çelişki ve asılsız iddialar neticesinde baskına uğrayan cesaevlerinde bulunan mahkumlardan 164 ü hakkında maalesef faili belli olmayan türde adam öldürmek, isyan ve intihara azmettirmek gibi suçlamalarla dava açılmış, ancak delil yetersizliği nedeniyle berat etmişlerdir. 

Öldürenlerin değilde öldürülmek istenenler hakkında suç duyurusunda bulunularak dava açılmasıda ayrı bir çelişki tabi.

Tufan Opurasyonunda öldürüler mahkum ve tutuklular :

1. Ahmet İbili. Ateşli silah yaralanması ve yüzeysel yanıklar. Ümraniye.

2. Ali Ateş. Ateşli silah yaralanması. Bayrampaşa.

3. Ali İhsan Özkan. Bursa.

4. Alp Ata Akçayüz. Ateşli silah yaralanması. Ümraniye

5. Aşur Korkmaz. Ateşli silah yaralanması. Bayrampaşa.

6. Berrin Bıçkılar. Yanık ve ölüm orucu sonucu ölüm. Uşak.

7. Cengiz Çalıkoparan. Ateşli silah yaralanması. Bayrampaşa.

8. Ercan Polat. Karın alt kısmında ateşli silah yarası. Ümraniye.

9. Fahri Sarı. Kurşunla ölüm. Çanakkale.

10. Fırat Tavuk. Yanma sonucu ölüm. Bayrampaşa.

11. Fidan Kalşen. Kurşun ve yanma sonucu ölüm. Çanakkale.

12. Gülser Tuzcu. Yanma sonucu ölüm. Bayrampaşa.

13. İlker Babacan. Çanakkale.

14. İrfan Ortakçı. Çankırı.

15. Murat Ördekçi. Ateşli silah yaralanması. Bayrampaşa.

16. Murat Özdemir. Bursa.

17. Mustafa Yılmaz. Ateşli silah yaralanması. Bayrampaşa.

18. Nilüfer Alcan. Yüzü ve elleri 1. derecede yanık, duman zehirlenmesi. Bayrampaşa.

19. Özlem Ercan. Yanma sonucu ölüm. Bayrampaşa.

20. Seyhan Doğan. Yanma sonucu ölüm. Bayrampaşa.

21. Sultan Sarı. Çanakkale.

22. Şefinur Tezgel. Yanma sonucu ölüm. Bayrampaşa

23. Ünsal Gedik. Kafasında ekimoz var. Karbonmonoksit zehirlenmesi olabilir. Ümraniye.

24. Yasemin Cancı. Uşak.

25. Yazgülü Güder Öztürk. Yanma sonucu ölüm. Bayrampaşa.

26. Halil Önder. Ceyhan.

27. Hasan Güngörmez. Ölüm Oruçcusu. Sincan.

28. Rıza Poyraz. Ateşli silah yaralanması, künt kafa travması. Ümraniye.

29. Kimliği Belirsiz. Ateşli silah yaralanması ve yüzeysel yanıklar sonucu tanınmaz durumda. Ümraniye.

30. Kimliği Belirsiz. Ateşli silah yaralanması ve yüzeysel yanıklar sonucu tanınmaz durumda. Ümraniye.

Operasyon sonuçları :

Operasyon Düzenlenen Cezaevi Sayısı: 20

Öldürülen Tutuklu Ve Hükümlü Sayısı: 30

Hastaneye kaldırılan yaralı Tutuklu-Hükümlü: 237

Yaşamını Yitiren Asker: 2

Yaralanan Asker sayısı: 6

Edirne F Tipi Cezaevine Sevk Edilenler: 348

Kocaeli F Tipi Cezaevine Sevk Edilenler: 340

Sincan F Tipi Cezaevine Sevk Edilenler: 341

Kartal F Tipi Cezaevine Sevk Edilenler: 67

Bakırköy Kadın Ve Çocuk Tutukevine Sevkler: 45

Açlık grevi süren cezaevi: 41

Operasyon öncesi ölüm orucunda olanlar: 259

Operasyondan sonra ölüm orucunu sürdürenler: 357

Açlık Grevini Sürdürenler: 1656

Operasyonu Protesto sırasında Gözaltına Alınanlar: 2145

Operasyonu Protesto Edenlerden Tutuklananlar: 58

Copla tecavüz iddiası: 8

Operasyon sonra basılan kültür merkezi, dernek, parti binası: 18

            Mühürlenen dernek sayısı : 2

11 Yıl sonra tesadüfen bulunduğu belirtilen ve İstanbul İl Jandarma Komutan Yardımcısı Yarbay Selahattin Acar imzasıyla 6 Nisan 2011 günü Bakırköy 13.Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmaya gönderilen Tufan Planı ‘nın Jandarma Genel Komutanlığı nın 11.Ekim.2011 tarihli emri doğrultusunda hazırlandığı öğrenilmiştir.

Plan o dönemde Bölge Komutanı Tuğgeneral Engin Hoş’un imzasını taşımaktadır.

Dönemin İktidarı : CHP Koalisyonu
Başbakan : Bülent Ecevit (CHP)........:  Haberimiz yok.
Adalet Bakanı : H.Sami Türk (CHP) : Haberimiz yok. 

BENZER KONULAR :
Kızlarını diri diri toprağa gömen vicdan fakiri yobaz sürüleri
Kadınlara şiddetin önlenmesi yıllardır gündemde ama sonuç sıfır.
Terörist Feto nun terörist savcısı Zekeriye zamanında tutuklanmalar

********************************************************


Tweetle